24 Ekim 2009 Cumartesi

seviyorum ulan sizi


"Derbiyi kim kazanır?" sorusunun cevabının öğrenildiği andan daha çok bu sorunun ortalıkta dolandığı, derbiden önceki haftayı seviyorum ben. Entel spor yazarlarının ve taraftarlığın doğasını hiç anlamayan sosyal duyargaçları güçlü abla ve abilerin öne sürdüğü tüm önermeleri doğrulayan bir bünyeye sahibim.


Aklıselim kalem erbabı kimselerin sürekli tekrarladıkları "bazı dar görüşlü taraftarlar, Galatasaray'ı yenmeyi hem şampiyonluktan hem avrupa'da kazanılacak başarılardan daha çok önemsiyorlar." söylemindeki o dar görüşlü taraftarlardan biri benim. (avrupa kupalarındaki başarı ise şampiyonluktan önemlidir nazarımda, öyle de vizyon sahibiyimdir; lütfen...)


Yukarıda bahsettiğim sosyal duyargaçları gelişkin büyüklerimizin ; "derbi olur, dertler unutulur... Uyuma vatandaş, memleketin derbiden büyük sorunları var" temalı söylemlerinde -ki "olacak o kadar"ın yıllarca kendini tekrarlayan mesaj kaygılı skeçlerine de malzeme olmuştur bu tema- konuşmacının seslendiği uyuyan vatandaş da benim. Demokratik açılımmış, domuz gribiymiş, israil'le krizmiş... Bana ne lan, derbi var bugün.


Bir de sevgi pıtırcıklarına uyuzum. Birbirimizi sevelim, alkışlayalım, hepimiz kardeşiz falan filan işte... Biraz tansiyon olacak derbi dediğinde, ne var bunda. Son derbideki saçmalığı kastetmiyorum tabii ki; hem top oynama, 90 dakika futbol ve rekabet adına hiçbir şey yapma, maçın sonunda kavga çıkar. Bu değil tabii ki kastettiğim ama çatır çatır oynarsın sahada, kemik sesleri gelir tribünlere, arada da hızını alamaz itişir kakışırsın; işte o gerilim benim şiddet eğilimli alter egomu sarhoş ediyor. Lugano, Baros'un ayağına bassın, Sarbi, derbi yaşamamış Andre Santos'a derbi neymiş izah etsin isterim. Öyle çok temiz maç olmasın yani, ama güzel futbol olsun, bir de kötü oynasa da Fener kazansın.


Maçın son düdüğünden sonrası ise işin yavan kısmı. En fazla pazartesi sabahı iki-üç gazetenin spor sayfasını karıştırır, zaten derbinin yılmış yıkılmış takımının taraftarıyla çok da makara yapmanın lüzumunu görmezsin. Belki sadece aylar sonra oynanacak derbiye hafıza kaybıyla gelen vatandaşa maziyi hatırlatır, kafa yaparsın. O'dur yani. Yoksa maçın sonucu, maçtan önceki heyecanla kıyaslandığında- yenilsen de yensen de- pek birşey ifade etmez. Maç biter, formalar değiştirilir, herkes evine dağılır, hayat eski monotonluğuna döner.
P.S. Derbiden kastım sadece FB-GS maçlarıdır. Bjk maçları da iyi hoş ama bunun tadı bir başka be hacım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder