28 Ekim 2009 Çarşamba

Bi bırakın adamı allasen!!!


"Üst düzey bir teknik adamın psikolijisi 3 ayda nasıl bozulur" isimli bayık filmin bilmem kaçıncı tekrarını izlemekten sıkılmadık mı? Rijkaard gibi bir adamı, zaten bizim "süper" ligimiz hazmedemez, kusardı. Az kaldı. Rijkaard ilk alarmı Ankaragücü maçından sonra verdi: "Gökhan Zan milli takımda sakat sakat oynatıldı. Eksikliğini hissediyoruz" Fener maçından sonra basın toplantısında da B planınız yok mu gibi abuk bir soru soran gazeteciyi tersledi. Ertesi gün GS tv'ye verdiği demeç ise şöyleydi : "Yaşananlar utanç verici. Provokasyonu iyi yapıyorlar. Yaşanan tüm olaylar Fenerbahçe'nin stratejisinin bir parçasıydı. Çünkü bizim iyi bir takım olduğumuzu biliyorlardı. Ama ne yazık ki onların oyununa geldik. Yediğimiz ilk gol ofsayttı, penaltı pozisyonunda da Alex kendini attı."




Rijkaard bir Morinho değildir ki böyle lüzumsuz açıklamalar yapsın. Belli ki sinirleri yıpranmış. Adamın psikolojisini bozan da çok saygıdeğer Türk basınıdır zannımca. Mesela, Hıncal abimiz, duayenimiz !! ne yazıyor bugün: "Şimdi Rijkaard'ın futboldan anlamadığına inanıyorum. Ben Galatasaray'ın sadece maçlarını seyrediyorum ve madde madde cumartesi günü Sabah gazetesinde yazıyorum. "Galatasaray böyle gol yiyecek" diyorum ve hepsi gerçekleşiyor. O zaman hangimiz iyi biliyoruz işi; Rijkaard mı, ben mi?" Sen biliyorsun anasını satayim. Herşeyin en iyisini bildiğin gibi, futbolu da Rijkaard ve Neskeens'ten iyi biliyorsun. Rıdvan beri taraftan çıkıyor Rijkaard'ın B planı yok diyor. Ebe Rıdvan, el insaf. Birkaç akil adam dışında, tüm futbol basını da Hıncal-Rıdvan ekseninde saf tutunca Rijkaard'ın sinirler geriliyor haliyle. Geçen hafta "Go home Rijkaard" başlığı attı Hıncal. Ha gayret beyler, gönderin de kalalım biz bize, eski tas eski hamam.



Kimdir ki bu dallama Rijkaard? Hoca olarak neyini gördük ki? Adam, futbolu bıraktıktan sonra Hollanda milli takımında Hiddink'in yardımcılığını yapmış. 98 dünya kupasının en iyi futbolunu oynayan takım yarı finalde penaltılarla -Taffarel'in kurtardıklarıyla -Brezilya'ya elenmiş. Geçtik. Hiddink ayrılınca takımın başına geçmiş, takım Euro 2000'de futbol olarak önceki turnuvanın da üzerine çıkmış yine yarı finalde maç içinde iki penaltı kaçırmış, 2-3 top direkten dönmüş. 0-0 biten maçta penaltılarla bu sefer İtalya'ya elenmiş. Hollanda yine turnuvanın en iyi topunu oynayan takım olarak kalmış akıllarda. En azından benim aklımda.. Geçtik.




Barcelona'da yaptıkları ise daha taze tekrarlamanın alemi yok. Rijkaard'ın takımı, Murat Kosova'nın tabiriyle; Arsenal'le birlikte gezegenin en iyi futbol oynayan iki takımından biriydi. Hem de B planı olmadan !!! Geçtik. Türkiye'ye geldikten sonra ne yaptı peki bu adam; Avrupa kupalarında 9 maça çıktı, mağlup olmadı. Pana'ya dışarıda 3, Dinamo'ya içeride 4, toplamda 27 gol attı. Ligde Fener maçına kadar çıktığı 9 maçın 7'sini kazandı; 25 gol attı. Adam Fener'e kaybetti diye ortalık yıkılıyor. Arkadaşım o stadda imparatorunuz 6 yemedi mi, Lucescu gibi oyunu kitlemeyi çok iyi bilen bir hoca puansız dönmedi mi. Bir takım 10 yıldır bir statta kazanamıyorsa, teknik direktörün bunda çok fazla etkisi olmasa gerek. Takım çok gol yiyip, çok pozisyon veriyormuş, doğrudur ama bir müsade edin adama. 10. hafta'da takımı getirdiği noktaya bakın. Bu takım 5 ay önce ligi 5. bitiren takım, az biraz hafıza. Çok değil ha, az, azcık...





Futbol izlemeye başladığım günden beri hasta fenerli biri olarak, gs'yi iki defa kıskandım. Biri Hagi hususundaydı. Çok isterdim Hagi GS yerine Fener'de oynasın. Diğeri ise mevcut Rijkaard-Neskeens ikilisi. 3 yıl şampiyonluk sözünü gerçekleştirmek için getirilen Daum yerine, taraftardan 1-2 yıl sabır istenerek Rijkaard getirilseydi keşke.



Fener'de oynamasa da Hagi'yi izlemekten her zaman keyif aldım. Rijkaard'ın oynattığı futbolu izlemekten de keyif alıyorum.(kadıköy'de galip gelmediği sürece:) Futbol aşkına, bir susun, bir bırakın adamın yakasını ya.

1 yorum:

  1. türkiye'de, futbolun fenerbahçe'nin galatasaray'ı yenmesi ya da yenilmesi üzerine kurulu olduğu bir ülkede, kimse oyuna bakmaz. çünkü insanlar güzel bir maç izlemek için gitmezler stada, bağırıp çağırmak için giderler. hatta bağırmayan ve maçı izleyen adama da küfrederler.

    haliyle biz de hep "anamızın liginde" oynarız.

    YanıtlaSil